3 Ocak 2013 Perşembe

''Çözümü yerel olan küresel bir problem: Işık kirliliği''


Anadolu Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümü öğretim üyelerinden Doç. Dr. Bülent Aslan ve Yrd. Doç. Dr. Metin Altan birlikte yürüttükleri Eskişehir merkezli pilot proje olan Türkiye’nin (ışık kirliliği) gece gökyüzü parlaklığı haritasının oluşturulması çalışması ile ilgili önemli bilgiler aktardı.

Uzun süreli arazi çalışması sürecinde, sistematik olarak birer kilometrekarelik alanlardan alınan gökyüzü parlaklığı ölçümlerinin, sayısal ortamda uzaktan algılama ve coğrafi bilgi sistemleri teknikleri ve konumsal modelleme ve haritalamasının yapıldığını belirten Doç. Dr. Bülent Aslan, Türkiye’de ışık kirliliği çalışmalarının ilk olarak 1992 yılında Ulusal Gözlem Evi Kurucu Müdürü Prof. Dr. Zeki Aslan tarafından başlatıldığının altını çizdi.


İstanbul Kültür Üniversitesinde Türkiye’nin ışık kirliliği haritasının çıkartılması ile ilgili yürütülen bir projenin olduğunu belirten Aslan, kendilerinin de bu projeye dahil olduklarını ifade etti ve ekledi: “Eskişehir’i özel bir noktaya getirip bir pilot bölge çalışması yapalım istedik. O yüzden de yaklaşık bir sene önce konuşmaya başladığımız bu çalışmaya giriştik.”

“Işık kirliliği çok sayıda yanlışı içerisinde bulunduruyor”

Yürüttükleri çalışmanın tam olarak anlaşılabilmesi için önce ışık kirliliği kavramının ne olduğunun bilinmesi gerektiğine değinen Doç. Dr. Aslan “Işık kirliliği ışığın yanlış zamanda, yanlış yerde, yanlış yönde ve yanlış miktarda kullanılmasıdır. Aslında ışık kirliliği, içerisinde çok sayıda yanlışı barındıran bir olay.” dedi.

“Şehirde yaşayan çocuklar gökyüzünü tanımıyorlar”

Modern yaşantıda aslında çok farkına varılmayan, ışıldayan şehirlerin güzel olarak algılandığı bir şeyin aslında yanlış olan bir olgu olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Aslan, sözlerine şu şekilde devam etti: “Bu durumun birçok etkisi var. Bir defa şehirde yaşayan çocuklar aslında gökyüzünü tanımıyorlar ve yıldızları görmüyorlar. Bunun dışında enerji kaybının çok fazla olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca, insanların psikolojisi de dahil olmak üzere canlı yaşantısına etkileri var. Bu yüzden de aslında çok geniş kapsamlı bir konu. Türkiye’de de bugün itibariyle epeyce zamandır konuşulan bir konu olmasına karşın çok da ilgi çekmiş bir konu değil.”

Işık kirliliği Türkiye’de çok yeni olan bir konu

Türkiye’de çok yeni olan bu konunun aslında üzerine çok fazla düşünce üretilebilecek ve potansiyeli olan bir alan olduğuna vurgu yapan Doç. Dr. Aslan, konuyla ilgili olarak şu açıklamalarda bulundu: “Bugün Dünya’da da bu konu üzerine çalışmalar oluyor. Geçenlerde bilimsel makale yayınlayan dergilerden bir tanesi bu konu ile ilgili bir alt başlık oluşturdu. Bunlar olurken biz de ucundan kıyısından bir şeyler tutabilir miyiz, bir farkındalık yaratabilir miyiz diye düşündük. Aslında bizim de asıl kaygımız bu.”

Bir ayda 2 bin 200 ailenin enerjisi uçup gidiyor

Günlük hayata yansıma noktasında en büyük etkisinin enerji tasarrufuyla birlikte elde edilecek maddi kazanımlar olacağının altını çizen Aslan, yaptıkları ölçümler sonucunda yaklaşık değer olarak Eskişehir’de bir ayda 2 bin 200 ailenin kullandığı enerjiye denk enerji kaybı olduğunu ifade etti. Hesaplamaları en düşük seviyede tutmalarına rağmen böyle bir sonucun ortaya çıktığını belirten Doç. Dr. Aslan, aslında ortaya çıkan rakamın epeyce büyük bir rakam olduğuna dikkat çekti.

Şehrin iki noktasında sabit ölçüm cihazları kullanarak her gece gün batımından gün doğumuna kadar sürekli ölçüm aldıklarını belirten Doç. Dr. Aslan, günler içerisinde ve aylar boyunca yapılan ölçümler sayesinde aydınlanmanın nasıl değiştiğini incelediklerini söyledi.

“Eskişehir birçok noktada ilk olmayı hedefleyen bir şehir”

Özellikle şehrin yeni yapılanan bölgesi olan Batıkent tarafında ışık kirliliği miktarının arttığını elde edilen verilerde gördüklerine değinen Aslan “Bunu bir rapor haline getirerek Büyükşehir Belediyesine sunmayı planlıyoruz. Bunun için sabit cihazlarla veri toplama çalışmalarımız devam ediyor, şehirdeki çalışmalarımızı ise tamamladık sayılır. Son olarak enerji hesaplaması kısmı kaldı. Bu aşamayı da kısa zamanda sonlandırdıktan sonra bunu bilimsel bir yayın olarak yayımlamanın dışında bir de böyle bir rapor olarak belediyeye sunmak istiyoruz.” dedi.

"Eskişehir kent merkezi gökyüzü parlaklığı ölçüm değerleri ve ışık kirliliği dağılım haritası"

Eskişehir’in birçok noktada ilk olmayı hedefleyen ve birçok konuda önde bir şehir olduğunun altını çizen Doç. Dr. Aslan, böyle bir konuda da öncü olursa daha da kıymetli bir noktaya gelmiş olacağını ifade etti. 

Karanlık bölgeler önem taşıyor

Dünya’da ışık kirliliğinin olmadığı yerlerin koruma altına alınmaya başlandığına değinen Bülent Aslan, konuyla ilgili olarak şu bilgilere yer verdi: “Burada birkaç tane kaygı var. Ölçüm aldığımız yerler için bir parlaklık değeri vardır. Bu da minimum parlaklık değeri olacak. İnsanların erişiminin göreli olarak kolay olduğu yerler ama gökyüzünü rahat görebildikleri aydınlık ve kirlenmenin olmadığı alanlarda artık aydınlatmaya izin verilmiyor. Bu durumda gökyüzü şenlik alanları diyerek tanımlamalar yapılıyor. Mesela; İngiltere örneğini hep verirler. Sürekli yağmurun yağdığı, şehirleşmenin çok fazla olduğu bir yerde bile 6-7 tane karanlık bölge tanımlaması yapıldı. Dolayısıyla Türkiye gibi aslında çok geniş bir alanı ve açık gökyüzünün olduğu bir yerde bu bölgelerin koruma altına alınması lazım.”

Şehirde yaşayanlar olarak gökyüzünü görmediğimizin altını çizen Aslan, bunun çok büyük bir kayıp olduğunu belirtti ve ekledi: “Bunu bırakın, gözlem evleri şehirlerden çok uzaklara gitmek zorunda kalıyor. Bunun tek sebebi gökyüzünü sürekli aydınlatıyor ve kirletiyor olmamız. Böyle olmak zorunda değil erken önlemler uzun vadede çözüm olabilir. Bu ışık kirliliği için şöyle bir tanımlama var: ‘Çözümü yerel olan küresel bir problem’ diye geçiyor. Bu çok başarılı bir ifade ve biz de buradan hareketle acaba yerel bir çözüm bulabilir miyiz diye çalışıyoruz.”

Öncelikli olarak bu projeyi Doç. Dr. Bülent Aslan ile birlikte kafalarında oluşturduklarını belirten Yrd. Doç. Dr. Metin Altan, daha sonra neler yapılması gerektiğini belirlediklerini ifade etti. Altan “Bunun için cihazlar alınması gerekiyordu. Üniversitemizin yine bir birimi olan Uydu ve Uzay Bilimleri Araştırma Enstitüsü bu konuda bize bir destek verdi. Verileri toplamak için bilgisayara ve gökyüzü parlaklığının belirlenmesi için ışık ölçüm cihazına ihtiyaç vardı. Bunu da değişik formatlarda ölçmemiz gerekiyor. Özel tasarım gerektiren cihazlara ihtiyacımız vardı. Bu cihazları enstitü sayesinde temin ederek iki öğrencimiz ve Bülent Hocamızla birlikte belli dönemler belirledik ve o dönemlerde araziye çıkarak ölçümlerimizi aldık.” dedi.

Aydınlatmalar gereksiz kullanılıyor

Geceleri sokaklara çıkıldığında aydınlatmaların çoğunun gereksiz kullanılarak sokakları aydınlatmasından ziyade gökyüzünü aydınlattığını dile getiren Yrd. Doç. Dr. Altan, bu durumun rahatsız edici ve gereksiz enerji kaybına neden olduğunu söyledi. Altan ayrıca, ışıklandırmalarda kullanılan malzemelerin de yeterli kalitede olamadığını belirtti.

Hedef yeni yapılaşan bölgeleri yönlendirmek

Proje daha fikir aşamasındayken ilk akıllarına gelen yerlerden birisinin Büyükşehir Belediyesi olduğuna değinen Altan, bununla ilgili çabalarının yanı sıra endişelerinin de olduğunun altını çizdi. Yrd. Doç. Dr. Altan “ Şu an şehrin mevcut aydınlatmasını değiştirmek çok zor. Bundan sonrası için yeni yapılan yerlerde bunu yönlendirmek hedef olabilir. Ancak Türkiye gerçeğini de unutmamak lazım. İhalelerde en ucuz sistem tercih edilir ve bu sistemler de çok sağlıklı olmayacaktır. Bunlarla da mücadele etmek gerekiyor. Bunun için de belli standartları sağlayabilmek adına kanuni ve hukuki yaptırımlar uygulanmalıdır. Bizim ilk hedefimiz, yeni yapılaşan bölgelerde bu bilinci oluşturabilmektir. Çünkü Eskişehir gerçekten çok hızlı gelişiyor ve aydınlatma açısından yeni yerleri yönlendirebilirsek amacımıza ulaşmış olacağız.” dedi.

Işık kirliliği Astronomi açısından da önem taşıyor

Projenin şehir planlamasının yanı sıra bir başka ayağının daha olduğunun altını çizen Altan “Işık kirliliği konusu Astronomi açısından da çok önem taşıyor. Bütün dünyaya baktığınızda medeniyet geliştikçe enerji ihtiyacı artıyor. Enerji ihtiyacı arttıkça sosyal yapı, kültürel yapı, rahat yaşam gelişiyor ve aranıyor. Dolayısıyla enerji daha fazla harcanıyor. Aydınlatmalar da ona dönük olarak gelişim gösteriyor. O yüzden yapılaşmanın ve toplumun çok fazla yoğunlaştığı yerlerde düzensiz aydınlatma neticesinde gökyüzü iyice görünmez bir hale geliyor. Dolayısıyla bozulmamış olan bölgeler azalıyor ve yapmış olduğumuz ölçümlerde oralara dikkat ediyoruz.” diyerek ışık kirliliğinin hızla yayılımına ve neticesinde ortaya çıkan durumları dile getirdi.

Saf ve temiz kalan yerleri göz önünde bulundurarak haritalandırmak istediklerini belirten Altan “Bu aşamada özellikle Eskişehir’in güney tarafında güzel yerler yakaladık gibi, bunları da değerlendirmek istiyoruz. Astronomi ve gözlem şenlikleri açısından böyle yerler Dünya’da artık aranan yerler haline geldi. Temiz atmosfer ve ışık kirliliğinin olmadığı yerleri yakalarsak belki turizmi de hareketlendirip Astronomiyi de sevdirebiliriz ve güzel ölçümler, gözlemler yapabiliriz.” dedi.

Dünya’da bu konunun artık önemsendiğini ve 2013 yılının Nisan ayında bu konu üzerine uluslararası bir kongre yapılacağını belirten Metin Altan, insanlar açısından ve akademik anlamda ciddi şekilde bu konu üzerine yönelim olduğunu ifade ederek sözlerini noktaladı.

Kaynak: Anadolu Üniversitesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder