15 Ekim 2012 Pazartesi

Kazım Ekici: 'Aynı denemeyi yapmaya hazırım'


Öğretmen kaptan pilot Kazım Ekici, NTV’ye Felix Baumgartner'in tarihi başarısı hakkında yorumda bulundu.

Ekici, Türk bilim insanları ve mühendislerinin yöneteceği bir projede benzer bir deneme yapmaya hazır olduğunu söyledi.

Avusturyalı hava dalışçısı Felix Baumgartner, dün akşam tarihi bir başarıya imza atarak 39.045 metreden Dünya’ya atladı. Baumgartner, sadece en yüksek mesafeden serbest dalış yapan insan olmakla kalmadı, saatte 1.342.8 km hıza ulaşarak ses duvarını delerek tarihe geçti.

‘Korkusuz Felix’in atlayışının ardından, öğretmen kaptan pilot Kazım Ekici NTV’ye tarihi başarı hakkında yorumlarda bulundu. Ekici, ‘ilk kez bir insanın ses duvarının aşmasının çok anlamlı ve büyük bir başarı olduğunu’ ifade etti.

-Özel bir balondan söz ediyoruz değil mi? Böyle bir yolculuk için özel bir taşıt gerekiyordu herhalde?

Kazım Dikici: Hazırladıkları kapsül uzun süredir üzerinde çalıştıkları bir kapsül. Dün geceki konuşmadan sonra pek çok arkadaşımdan bu kapsül ne oldu diye sorular geldi. Bir anımızı anlatmıştım uçuşla ilgili: Biz bazen kısa bacaklı uçuşlarda kabin ekibi sürekli kabine hizmet ettiği için hem onları rahatsız etmemek hem de uçuş güvenliğini aksatmamak adına kabinden çıkmayız kısa uçuşlarda. Dolayısıyla uçuş başında bir su alırız yanımıza ve o şişeden su içeriz. Tabii 9-10 bin metre irtifaya çıktıktan sonrada varış noktamıza yaklaşmaya başlayınca da alçalmaya başlarız. İndikten sonra o büyük şişe bir anda iyice küçülmüş içindeki basınç farklılığından dolayı. Özellikle küçük bebeklerin solunum ve öztaki sistemleri çok gelişmediği için onlar her alçalmada ve tırmanışta ağlarlar.

Kapsülle ilgili konuşursak, uzun süreli bir süreç. Tabii pek çok denemeler oldu. Mükemmel bir uyum harika bir ekip, balonun inşası, basınca dayanıklı kıyafetin inşası tam bir harmoni içinde pek çok mühendisin bir arada uzun süre götürdüğü bir çalışma.

-39 kilometreden bahsediyoruz. 37 derece olan insan vücudu sıcaklığı o basınçta kanın kaynamasına yol açıyor. Tek tehlike bu mu? 

Kazım Dikici: Havacılıkta her 330 metrede bir sıcaklık iki derece düşer. Statosferde bu da çok standarttır. Bütün kaptanlar, ‘dışarıdaki sıcaklık -55 derecedir kabin sizin konforunuz için 24 dereceye ayarlanmıştır’ derler. Stratosfere kadar havanın -60’a kadar çıkar ve ondan sonra havanın yoğunluğunun azalmasından dolayı ısınma başlar. Fakat burada Felix’in tek tehlikesi sürtünme değil. Kapsülde ya da maskede küçük bir delik hayatını kaybetmesine yol açar.

-Yüksek irtifa uçuşlarında radyasyon bir sorun mudur? 

Kazım Dikici: Evet bu bir sorundur. Bununda milihertz tarzı bir hesaplama ölçeği var. Uluslararası sivil havacılık örgütleri, uçucuların alabilecekleri radyasyon miktarını standartlarla belirlemişlerdir. Ama hakikatten ciddi bir radyasyona maruz kalıyorsunuz. ‘Pilotların hep kız çocuğu olur’ diye bir espri vardır. Uçaktaki bir sürü elektronik alet, radyo dalgaları, radarlar bunların hepsi radyasyon yayan unsurlar. Atlayışla ilgili biraz arkasına bakmak lazım. Buna sponsor olan firmayı takip etmek lazım. Sahibi hangi milletin vatandaşıdır, atlayan Felix hangi milletin vatandaşıdır, dolayısıyla artık bizim milliyet bilinci içinde büyük kuruluşların ön ayak olmaları gerekiyor. Ben Türk bilimi adına Türk bilim insanları, Türk havacıları, Türk mühendisleri ile bunu yapmaya hazırım.

-Kıyafet astronot kıyafeti gibi ama değil. Siz kullanmıyorsunuz ama savaş pilotlarının G kuvvetine dayanıklı kıyafet giydiğini biliyoruz. Bu kıyafet basınçla kanı vücudun belli yerlerinde tutmaya yarıyor. Fakat bu kıyafet astronot kıyafetine benzemesine rağmen indikten sonrada koşmasına imkan tanıdı. 

Kazım Dikici: Son derece başarılı bir iniş yaptı. Burada müthiş bir ekip işi var. 2 buçuk saat boyunca bilincini açık tutmak için aşağıdan iletişim kuruldu harika bir iletişim gerçekleştirildi. Check-list maddeleri mükemmel uygulandı. Kıyafetinin fermuarlarını bile kontrol ettirdiler. Felix’in sadece o kafasındaki maske ve arkasındaki oksijen regülatörü ile toplam ağırlığı 120-130 kiloya geliyordu ki bu ciddi anlamda ağırdır.

-Ses hızını aşarken insan vücudu nasıl etkilenir bu konuda bir deney ya da deneyim var mı? 

Kazım Dikici: Ses hızı havacılıkta bir eşik kırılma noktasıdır. Ses hızından daha hızlı seyahat edilmemesinin asıl sebebi ekonomiktir aslında. 30 bin uçak var dünyada her gün banttan çıkan. Bugün insanları ses hızıyla tanıştırdığınız zaman, bu yatırım hazırlanmış bantlar, verilmiş siparişler kapsamında ciddi anlamda dünya ekonomisini olumsuz etkileyecek bir şey olacak. O yüzden teşvik edilmiyor. İnsan vücuduna gelince bence bir meydan okumaydı. Etkilerini de kısa sürede görmeye başlarız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder