14 Ekim 2013 Pazartesi

Yerçekimi (Gravity) Filmi Eleştirisi


11 Ekim 2013'de vizyona giren Yerçekimi filmi ile ilgili düşüncelerimizi paylaşacağız.

Öncelikli olarak filmi çok beğendiğimizi ve notumuzun 10 üzerinden 9.5 olduğunu söyleyelim. Filmi 3D olarak seyrettik ve filmden beklenen keyfin alınabilmesi için 3 boyutlu olarak seyredilmesini öneriyoruz.

Gelelim detaylı değerlendirmeye: Öncelikli olarak film neredeyse tamamen uzayda geçiyor. Bu özelliğiyle bir uzay filmi olmayı sonuna kadar hak ediyor. Birazdan değineceğimiz inanılmaz detaylarla da özellikle uzay meraklılarına inanılmaz bir ziyafet sunuyor. (Detayları verirken filmi seyretmeyenlere haksızlık olmaması için biraz çekinceli olacağız.)



Hubble Teleskobu'nun tamiri için Uzay İstasyonu'ndan ayrılan bir ekibin başka bir uydunun enkazının yol açtığı tehlikelerden kurtulmak için verdikleri müthiş mücadelenin hikayesi film. Hikaye derken müthiş efektlerle süslenmiş bir hayatta kalma mücadelesinden bahsediyoruz. Özellikle açılış sahneleri, dünyanın uzaydan görünümü müthiş. Astronotların uzay yürüyüşü sırasında konumları ve dünyanın arka plandaki gerçekten etkileyici görüntüsü insanı içine alıyor. Filmin başındaki kesintisiz uzun sahneler sakin bir tempoyla birlikte verilerek izleyiciyi olayın içine tamamen katıyor. Sonra başlayan felaketler, astronotların uzay boşluğunda savrulurken yaşadıkları müthiş açılarla verilmiş.

Özellikle Sandra Bullock öylesine savruluyor ki oradan oraya, onunla beraber sanki siz de uzay boşluğunda kaybolacakmış hissine kapılıyorsunuz. Enkazın istasyona verdiği zararlar da müthiş görsellikle anlatılmış. Zaten filmde diyalog oldukça az kullanılmış. Biraz daha diyalog ve hatta belki biraz daha monolog filme daha bir akıcılık katabilirmiş. Film inanç, felsefe gibi konulara da neredeyse hiç değinmiyor. Ana karakterin yaşadıkları üzerinden oldukça yüzeysel bir şekilde ölüm korkusu işlenmiş ama belirli bir görüş eleştirisi ya da savunması yok. Rus-Amerikan tartışması da var gibi gözükmekle birlikte Ruslara diğer Hollywood filmlerinde olduğu gibi yoğun bir eleştiri yok. Dengeli bir anlatım gözetilmiş. Çinlilere de bol bol selam gönderilmiş..

Filmde etkileyici detaylardan bazıları şunlar:

Uzayda ağlamak; Chris Hadfield'in çektiği videoyla meşhur ettiği bir konu. Uzayda ağlarsanız gözyaşlarınızın nasıl havada uçuşacağı filmde net olarak kullanılmış.

Uzay İstasyonu'nda yangın; Önceleri az olan yangının oksijen seviyesinin artmasıyla çoğalması.. Belki ilk etapta anlaşılamıyor ama oldukça etkileyici bir detay.

Soyuz Kapsülü'nün paraşütü: Paraşütün hasar görmesiyle kapsulün istasyondan ayrılamaması..

Atmosfere girişte sürtünme etkisiyle kapsulün neredeyse alev alacak kadar ısınması, sıcaklığın atmosfer tabakalarından geçerken düşmesi veya yükselmesi..

Filmin birçok aşamasında görülen Yeniden Doğuş anlatımı. Özellikle Soyuz kapsulünün içinde cenin pozisyonu alan Ryan Stone'un (Sandra Bullock) adeta yeni bir başlangıç yapabilmek için tekrar mücadeleye karar vermesi.

Dünyaya dönüşte yerçekiminin etkisi... Çok basit gibi görünse de filmin gerçekten ilginç anlarından biriydi. İsmini bu sahneyle fazlasıyla hak etti.

Filmde eleştirilebilecek teknik hatalar da var elbet. Ama sonuçta bir filmden beklenen tamamen gerçek olmadığına göre bunlara fazla takılmanın çok doğru olmadığını düşünüyoruz.

Sonuç olarak uzay ilgi alanınıza giriyorsa, astronot olmanın nasıl bir duygu olduğunu merak ediyorsanız, uzayda çaresizliğin nasıl yaşanacağını tüm benliğinizle hissetmek istiyorsanız bu görsel şöleni kaçırmayın deriz.

1 yorum:

  1. izledim.. yorumumu ayrıntılı yazmak istemiyorum.. çok etkilendim, harika ötesi bir filmdi.. arşivime eklemek için bekliyorum..

    YanıtlaSil